Hollandalılar Daha Fazla Meyve Tüketip İşlenmiş Etleri Azaltırsa, 2050’ye Kadar Hastalık Oranlarında Büyük Düşüş Bekleniyor
Wageningen Üniversitesi ve Araştırma Merkezi (WUR) tarafından yürütülen yeni bir araştırmaya göre, günlük iki porsiyon meyve tüketip işlenmiş et ürünlerini (sosis, salam, hamburger gibi) tamamen bırakmak, Hollanda’da 2050 yılına kadar tip 2 diyabet, koroner kalp hastalığı ve felç vakalarının yaklaşık beşte birini önleyebilir.
eClinicalMedicine dergisinde yayımlanan ve araştırmacı Dr. Ming-Jie (Frederick) Duan liderliğinde gerçekleştirilen çalışma, Hollanda Sağlık Konseyi’nin önerdiği diyet rehberlerinin bireysel ve toplumsal sağlık üzerindeki olası etkilerini inceledi. Araştırma, halk sağlığına yönelik etkili beslenme politikalarının sağlık sistemine olan yükü azaltabileceğini ve uzun vadede tıbbi harcamalarda önemli bir azalma sağlayabileceğini ortaya koydu.
Mevcut Durum ve Modelleme Bulguları
Hollandalıların büyük çoğunluğu sağlıklı beslenme ilkelerini bilmesine rağmen, uygulamada bu ilkelerin gerisinde kalıyor. Ortalama bir birey, önerilen günlük meyve tüketiminin yalnızca yarısını karşılıyor ve buna karşın günde yaklaşık 40 gram işlenmiş et tüketiyor. Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü (RIVM) verilerini temel alan modelleme çalışmaları, iki önemli beslenme değişikliğinin hastalıkların önlenmesinde en yüksek etkiyi yaratabileceğini ortaya koydu: meyve tüketiminin artırılması ve işlenmiş etin diyetlerden tamamen çıkarılması.
Araştırma sonuçlarına göre:
• İşlenmiş etin tamamen bırakılması, 2050’ye kadar yeni tip 2 diyabet vakalarının %22’sini ve koroner kalp hastalığı vakalarının %21’ini önleyebilir.
• Günde iki porsiyon meyve tüketimi, felç vakalarında %18’in üzerinde bir azalma sağlayabilir.
• Daha fazla tam tahıl tüketimi, felçlerin %10’unu engelleyebilir.
WUR araştırma ekibinden Dr. Sander Biesbroek, Hollanda toplumunun genel beslenme alışkanlıklarının meyve, sebze ve baklagiller açısından yetersiz, buna karşın şekerli içecekler ve işlenmiş etler açısından aşırı olduğunu vurguladı. Biesbroek, “Beslenme değişimi sadece bireysel kararla değil, aynı zamanda çevresel ve ekonomik koşullarla da şekilleniyor,” dedi.
Politik Destek ve Beslenme Ortamının Rolü
Araştırma, gıda politikalarında yapılacak yapısal değişikliklerin olumlu sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Sağlıklı ürünler üzerindeki vergi oranlarının azaltılması ve işlenmiş et gibi riskli ürünlere yönelik vergilerin artırılması, bu dönüşümde önemli rol oynayabilir.
Duan, “Bu oranlar küçük gibi görünebilir, fakat ülke genelinde uygulandığında milyonlarca insanın sağlığını koruyabilir,” diyerek, şu anda yalnızca Hollanda’da bir milyondan fazla kişinin tip 2 diyabetle yaşadığını hatırlattı.
Küçük Adımlar, Büyük Farklar
Bu araştırma, küçük ve ulaşılabilir beslenme değişimlerinin bile, toplumsal düzeyde uygulandığında uzun vadeli halk sağlığı kazanımları yaratabileceğini gösteriyor. Söz konusu öneriler yalnızca bireysel yaşam kalitesini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda ülke genelinde sağlık sistemine olan baskıyı da hafifletiyor.
Kaynak:
Wageningen Üniversitesi ve Araştırma
Web: www.wur.nl